15°C İstanbul
April 19, 2025
ÜLKEMİZDE GÜNCEL SANATIN DESTEKLENMESİ ÜZERİNE – İŞLER YALNIZCA YARDIM SEVERLİK ESASINDA YÜRÜMEMELİ..
Sanat

ÜLKEMİZDE GÜNCEL SANATIN DESTEKLENMESİ ÜZERİNE – İŞLER YALNIZCA YARDIM SEVERLİK ESASINDA YÜRÜMEMELİ..

Kas 7, 2024

Öyle bir coğrafyadayız ki… Kültür sanata dair malzeme bol. İnsan gücü nitelikli ve yoğun. Beyin göçüne rağmen doktoralı bir çok kişi var. Kalabalığız. Bütüncül anlamda ve geniş satıhlı bir irdeleme ile oyuncusundan kuramcısına, kuramcısından girişimcisine… Herkes motive ve her daim küllerinden doğuyor. İşte terslik şu, Türk ya da Türkiyeli; adına ne derseniz… Neden bu insanlar hep bir küllerinden doğmak zorunda kalıyor? İş bireysel çabalarla yürümeye devam ediyorsa, bu çabaları takdir etmeyi, değerini ve ederini de vermeyi bilen , sorumluluk edinmesi gereken bir özne grubundan da söz etmek yanlış olmaz.
Örneğin; şu yalnızlık kısır döngüsünden sanatçıyı çıkarmak lazım. Bu öyle bir yük ki, sanatçıyı eziyor. Belki bir metafor; ancak biraz daha ileri gidersek sanatçı ekmek ve şekeri karne ile alıyor diyeceğiz. Bellek ve kimliklenme yolculuklarında geçiyorsa ömür, bir ömür veriyorsak varolmaya, var edilmeyi de hakkediyoruz demektir.
İşe bazı imla hatalarını düzelterek başlamayı salık veriyorum.
Sanata ve sanatçıya destek olması gereken özel sektör değil, kamudur. Buna sıra gelmediyse ve sosyal sorumlulukları arasında böyle bir misyon edindiyse falanca kurum yada şirket, bunun adı destek değil, yatırım olmalıdır. Çünkü çoğunlukla hedeflenen erimde, yatırımı yapan karşılığını da alır. Bunun karşılığında en azından görünürlük ve itibar gelir. Bu bile fevkalade!

Kendi sahamdan örnek vereyim: Bir galerici bir koleksiyonerini bir atölye ziyaretine götürdüğünde, bu ziyaret üniversitelerde, örneğin, ders konusu olarak okutuluyor ve ele alınıyorsa, sahada da artık bir karşılığı olmalı. Sahada karşılığı hâlâ pek yok ne yazık ki…

Yıllar evvel sanatta yatırım konulu bir panele gittim, önemli bir sanat insanı ve ekonomi/iş dergisinin girişimi ile hayata geçmiş, kıymetli bir toplantıydı. Bir sanatçı olarak duyduklarım, beni çok düşündürdü. Bazı ana fikirler ve imla yanlışları çıktı ortaya.
Bu imla yanlışlarını düzeltmek, terazisi kavram karmaşaları içinde şaşmış parametre (ölçü) ve paradigmaları (anlayışları) az biraz değiştirebilir belki. Biraz değişmek büyük ve güzel başlangıçların kapısını aralayabilir. Ve dahası iletişime dair yanlış anlaşılmaları toparlayabilir.
Sanat ve sanatçı sınırlar ve sınıfların üstündedir ya… Dolayısı ile “destek” doğru kelime mi düşünmeli, ne de olsa destek deyince akla hayırseverlik geliyor.
Sanatçının, hayırseverliğe ihtiyacı olabilir mi? Olsa olsa yatırıma ihtiyacı vardır. El netice, bu bir meslektir. Bu kutlu mesleği icra etmeye gönül vermiş bu insanların da, hayatta kalmak ve işlerini yerine getirmek için giderleri var ise, destek demek yerine, karşılıklık belki iyi olur. Bu işin bir boyutu, diğer boyutuna “destek” sözcüğüne tekrar geliyorum, burs ve ödül daha iyi kelimelerdir. Örneğin; destek fonu demesek de “burs fonu”, “ödül fonu”, “başarı fonu” desek daha fazla. Bunlar iyi alternatifler olabilirler.

Şimdi panele geri dönelim. Panelin konusu sanat ve yatırım. Konuşmacıların hepsi, hep bir ağızdan, sanki ayıpmış gibi, sanata yatırım yapmadıklarını destek olduklarını dile getiriyorlar. Konu yatırım ama kimse oralı değil. “Destek” favori kelime, fakat sadaka kültürü çerçevesinde şekillenen bir destek anlayışında hemfikir gibi herkes. Konuşmada iki kutup sezdim, bir yatırım ve bir de destek sineği geziyor havada. Ancak “sanat” ve “yatırım” sözcükleri bir türlü yan yana gelemiyor. Bir türlü yakıştıramıyorlar sanat ve yatırımı yan yana. Yatırımcı(?) hayal kırıklığına uğramış. Sanatçı hayal ediyor, araştırıyor, çalışıyor, okuyor, anlatıyor, çabalıyor ve çırpınıyor.
Yatırımcı kendi yarattığı küçük sineklerden rahatsız, bellek sözcüğü ise okulda kalmış romantik bir kelime… Romans olmadan aşk olmuyor. En romantik yatırım aşk. Sanatçı ise , kararsız koleksiyonerlerin, romansla günü birlik ilişkileri arasında kalmış gibi sıkışık. Bir yandan da, bu sinekler yatırımcıyı yutmamalı. Ortada bir fire fobisi geziniyor. Yatırımcı deneyselliğe dair maliyeti düşük olmadıkça, aşırı ürkek ve çekingen.
Türkiyede sanat ve yatırımın ortasından İstanbul Boğazı geçiyor…İki kıyı, en yakın noktadan birleşse bari diye düşünürken aklıma ne geldi bakın, Eli Broad, Cindy Sherman’ın stüdyo ziyaretinden, yüz yirmi adet eserini alıp çıkmış.
Eli Broad güzel bir örnek. Üstelik sanatçılarımız ulaşılabilir halen yatırımcı için.
Alın size yatırıma iyi bir örnek.
Yatırım bu şekilde ve bu ölçekte yapılmadığı sürece, “yatırım mıdır?” sorusunun cevabını ilgililerine bırakıyorum.
Yatırım yapacak gücü var mahalle sakinlerinin. Yatırım yapmazsanız, topluca alçalmak kaçınılmaz olur…
Bizler Küçük Asya sakinleri, büyük medeniyetlerin peşi sıra gelen mühim varisleri olarak konunun muhataplarıyız. Çok kilit bir noktada, bu iki kıyıdan birbirlerine bakan entelektüeller ve yatırımcılar karşı karşıya. Bir gövdenin başını hatırlaması, onu beslemesi, yetiştirmesi, yaşatması ve evrenselleştirmesi için gereken tek şey gövde ve baş arasında sağlam ve esnek bir boyun. Boyun vücudun en hassas, narin organlarından. Kültür sanat ve entelekt tam da burada duruyorlar. Bu bağlamda şefkat ve -değer- vermek, hafızalı olmak varlığımızı geleceğe ve zihinsel bir seviyeye taşıyabilir.

Sonraki Yazı

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir