
AN’DA KALALIM DEDİK, AN KAÇTI GİTTİ!
Hepimizin kulağına çalınmıştır: “An’da kal, zihnini temizle, farkında ol.” Çok havalı, değil mi? Ama durup düşününce, “Bu an dediğimiz şey tam olarak ne ve neden sürekli elimizden kaçıyor?” diye soruyor insan. Daha “Biraz sakinleşeyim” demeden aklımızda market listesi, yapılacak işler ve “Acaba Instagram’da kim ne paylaşmış?” gibi bin türlü düşünce beliriyor.
Geçen gün bu “an’da kalma” olayını ciddiye almaya karar verdim. Dedim ki, “Kendi hayatında farkındalık pratiklerini uygula, bir değişim başlat.” Youtube’dan bir meditasyon rehberi açtım. Kadın diyor ki, “Derin bir nefes alın, nefesin burun deliklerinizden girip çıkışını hissedin.” İyi, güzel. Tam odaklandım derken kedim gelip meditasyon minderimin tam ortasına yayıldı. Üstelik bu işgal sırasında kuyruğuyla yüzüme bir iki defa da şaplak attı. Anladım ki o anda kalmak için öncelikle kedime meditasyon eğitimi vermem gerekiyordu.
Bir başka gün, bu sefer bulaşık yıkarken farkındalık pratiği yapmaya karar verdim. “Suyun sıcaklığını hisset, köpüklerin yumuşaklığına dikkat et,” diye kendime telkinde bulundum. Her şey harikaydı, derken elimden bir tabak kaydı ve yere düştü. “Demek ki bu tabakla yollarımız buraya kadarmış.” Hayat da böyle, değil mi? Bazı şeyler elinizden kayar gider, ama mesele bu değil. Mesele, o anın içinde neyi fark ettiğiniz. Mesela ben o an fark ettim ki çıplak ayakla mutfağa girmek pek akıllıca değilmiş.
Farkındalık işte böyle bir şey: Hayatın hızını biraz olsun yavaşlatmak, o hengâmenin içinde durup derin bir nefes alabilmek. Günlük koşuşturmanın içinde çoğunuz ne yaptığınızı bile fark etmiyorsunuz. Sabah kahvesini içerken tadına bakıyor muyuz? Ya da yürürken gerçekten yürüyor muyuz, yoksa bir yerlere yetişmek için koşturuyor muyuz?
Farkındalık yolculuğuna başlamak için büyük adımlar atmanıza gerek yok. Basit bir alışkanlık oluşturmak, örneğin her sabah bir dakika boyunca nefesinize odaklanmak bile fark yaratabilir. Sabah kahvenizi içerken sadece ona dikkat edin; kokusunu, tadını hissedin. Bu küçük adımlar, daha sakin ve farkında bir yaşam için önemli birer başlangıç olabilir.
An’da kalmak, geleceğin stresi ya da geçmişin pişmanlıkları yerine şu anı seçmektir. Ve dürüt olalım, şu anda bile her şey o kadar kötü değil, değil mi? Mesela şu an bu yazıyı okuyorsunuz ve bu da bir farkındalık pratiği sayılır.
Hadi, şimdi siz de bir deneyin. Kahvenizi yavaş yavaş için, telefonunuzu bir kenara bırakın ve sadece o kahvenin kokusuna ve tadına odaklanın. Hayatın tadı, o küçük anlarda saklı. Çünkü farkındalık tam da burada başlıyor: Şimdi ve burada.
Melinda Atik