
BOZA BOZA BOZA !!!
Gecenin sessizliğinde derinden bir ses geliyor… Boza boza bozaaaa..
Beni alıp çocukluğuma götürüyor. 1970 li yıllar. Trabzon Akçaabat da yaşıyoruz o zamanlar. Trabzonda sokak satıcısı yok .Hele bozacı hiç yok. Çocukluğumda yılda bir iki geldiğimiz İstanbul’ da gece önce derinden sonra giderek yaklaşan bir ses BOZA BOZAA BOZAAAAAAA . 6-7 yaşlarındayım. Bakırköyde teyzemde misafiriz. Ve boza boza diye bağıran satıcıyı duyuyoruz. Çok garip geliyor bana Akçaabat’ta böyle bir şey yok. Teyzem Efoş biz öğrenelim diye bozacıyı çağrıyor hemen. Kiloyla boza alıyor. Boza kilo ile satılıyor.Ve bardaklara bozayı koyuyor üzerine tarçın ve bir avuç sarı leblebi. Gözlerimi açarak ilgi ile izliyorum. Öyle ilginç geliyor ki. Hem akışkanlığı az bir sıvı hem üzerinde leblebi. Yenecek mi içilecek mi bu ? Teyzem gösteriyor biz çocuklar aynısını yapıyoruz. O lezzeti hiç unutamam. Soğuk kış gününde bir boza. Öyle güzel öyle iç ısıtıcı ki !
Geçen akşam yine uzaktan derinden bozaaa bozaaa bozaa sesi gelince ben 2024 yılından 1970 li yıllara ışınlandım. Nostalji diyoruz ya buna. Yukarıda anlattığım anıya gittim anında. Yeniden gözümde canlandı şu an gibi.
Boza neymiş peki
Boza, eski zamanlarda Orta Asya ve Balkanlarda ortaya çıkan ve o zamandan bu zamana kadar severek tüketilen buğday, arpa, darı, mısır, bulgurun vb. gibi çeşitli tahılların fermente edilmesiyle elde edilen bir içecek. Soğuk zamanlar ile özdeşleşen boza genellikle kış mevsiminde tüketiliyor. Boza vitamin, mineral, lif gibi besleyici içeriğinden dolayı sağlığa çok yararlı bir besin. Sağlığa yararları çok olduğu gibi aileyi dostları bir araya getiren keyifli paylaşılan anların mimarı.
Elin zararlı karışımlarının hızlıca tüketildiği mekanlar yerine böyle sağlıklı besinlerin dost sohbetleri ile içildiği yerlerin açılarak sayısının artmasını, kültür olarak sahip çıkıp yaşamasını sağlarız dilerim.