
KADIN OLMAK MI , ANNE OLMAK MI?
İyi anne olmaya çalışırken kim olduğumuzu da unutuyor muyuz acaba? Çocuktan önce kimdik biz? Çocuğu ile var olan, sürekli kendini diğerleri ile kıyaslayan kadınlar grubuna ne zaman dönüştük? Aslında yaptıkları görünmeyen kadınlar …
Kadınsan evden de sorumlusun, çocuğun gündelik ihtiyaçlarından da , okul dışı aktivitelerinden de , ruhsal gelişiminden de. Çocuğumuzu anlamamız ,sosyal ve ruhsal gelişimine destek olmamız gerekiyor. Tüm bunları yaparken dışarda bir işte çalışıyor da olabiliriz. Daha doğmadan okulunu seçmemiz gerekiyor, organik beslenme, sürdürülebilir yaşam , doğal ürünler , yatak şiltesi bile alırken hangi yatak daha ergonomik araştırmaları… Bir yandan gelişen annelik yöntemlerinin kadın üzerindeki baskısı da olayın ayrı boyutu. Birde insanlar demiyor mu “canım hiç kendine vakit ayırmıyorsun”!
Tabi bu arada kendi travmalarımız yok olmuyor . Kişisel gelişim kitaplarında okuduklarımı uygulamaya çalışırken , “seni çok iyi anlıyorum” ile başlayan cümlelerim, bir çok zaman “eee yeter git odana” çığlığı ile son buluyor. Dışarıdan ve ya içeriden bakıldığında tam bir deli ! Sonrasında çekilen vicdan azabı. Dışardan bakan gözlere göre isyan etme ,yorulma , sinirlenme hakkımız zaten yok. Araştırmalar gelişmiş ülkelerde kadın doğum oranlarda düşüş olduğunu gösteriyor. Elizabeth Badinter kitabında bunun nedenlerinden birin ideal annelik şablonun yarattığı baskı olduğunu belirtiyor .
Geçenlerde bir mağazada çocuğuma istediği kıyafeti alamayacağımızı açıklarken tanımadığım bir kadın “sen nasıl karışabilirsin çocuğun alacağı şeye” diye çıkıştı bana. Önce epey garipsedim sonra düşündüm. Toplum ve belki çocuklar gözünde biz anneler çocuklar emrinde olmalıyız hep. Tabii ki, annenin vazifesi çocuğuna en iyi şekilde bakmak ama sınırlar epey kayboldu gibi geliyor son yıllarda …
Peki geçmiş ? Geçmiş nasıldı?
Geçenlerde arkadaşlarım ile beraberken hepimizin bambaşka çocukluk travmaları olduğunu fark ettim . Büyük ihtimal ile bir bölümünün sebebi annelerimizin travmalarının bize yansıyan etkisi veya o zamanın trendlerinin sonucuydu.
Çocuğunu öpmeyen , laubali olmayan ailelerin çocuklarıydı annelerimiz . Anne babasının önünde bacak bacak üzerine atmayan çocuklardı. Ailelerine “siz” diye hitap ederlerdi. Annem 40 yaşında bile ailesinin önünde sigara içemezdi. Arkadaşımın biri anlatmaya başladı masada ; Annesi erkek arkadaşı olduğunu biliyor ama asla konu ile ilgili yüz göz olmuyormuş gençliğinde. Soru sormuyor, bunun sonucu olarak üzüntüsüne sevince ortak olamıyordu. . Diğeri “annem hiç bir gün benden yaptığı hatalar için özür dilemedi” dedi. Hatasını kabul etmenin zayıflık olduğunu düşünen bir zihniyet. Bir diğeri, annesi çalıştığı için on sekiz yaşına kadar anneannesi bakmış olmasından şikayet ediyor, annesin ile oluşturduğu bağın problemlerinden bahsediyordu. “Anneye el kaldırırsan elin taş olur”. “Seni doğuracağıma taş doğursaydım” cümleleri bizim jenarasyonun alışık olduğu cümlelerdi. Uçuşan terlikler evlerin vazgeçilmeziydi. Annelerimiz bize uyumlanmıyor, biz çocuklar onların sistemine uyumlanıyorduk
Arkadaşlarımla ile konuşurken bir anda fark ettim ki hepimizin çocukluğa ait dertleri bambaşkaydı ama ortak noktamız hepimiz bugünkü dertlerimizin kökenini çocukluğa bağlıyordu ve en büyük sorumlu genelde annelerimizdi. Peki aslında gerçek suçlu “sorunlu” kim? Sonuçta uç örnekleri çıkarırsak annelerin çocuklarından daha kıymetli gördüklerini bir şey yok hayatta. Peki o zaman sorumlu kim ? Annelerimizin kendi hayatlarında yaşadıkları travmalar mı ? Yoksa dönemin trendleri mi ? Elisabeth Badinter “Kadınlık mı Annelik mi” kitabında her kültüre , her döneme göre değişebilen bir annelik modeli olduğundan bahsediyor. Bilerek ve bilmeyerek bütün kadınların bu modelden etkilendiğini ekliyor. Aynı şey bizim içinde geçerli bence. Travmalarımız ile yaşadığımız dönemin standartlarından, trendlerinden etkilenerek şekilleniyor anneliğimiz. Dışardan ve içerden baskı ile zaman zaman aslında kim olduğumuzu unutup sadece “anne “ olarak var olmaya çalışırken yaptıklarımızın çocukların üzerinde nasıl bir etki bıraktığını yıllar gösterecek.