15°C İstanbul
April 19, 2025
VARLIĞIN MUHTEŞEMLİĞİ
Yaşam

VARLIĞIN MUHTEŞEMLİĞİ

Oca 9, 2025

Hayata geldiğimiz ilk günü, anı hatirlayabilseydik, nasil olurdu? Annemizin karnindaki o konforlu alanda, resmen yediğimiz önümüzde, yemediğimiz ardımızda, keyfimiz pek yerindeyken, oradan cıkartılışımız, bize ne hissettirmistir acaba? Loş bir ortamdan florasanımsı ortama, sessiz sakinlikten bir çok kişinin sesinin olduğu hatta coğu zaman aynı anda konuştuğu, kakafonik ortama geldiğimizde, eğer düşünebiliyor olsaydık muhtemelen dünyamızın sonunun geldiğini düşünürdük. Bunu düşünmemiş olmak, böyle bir durumun hissini hissetmediğimiz anlamına gelmez. İlk oksijenin cigerimizi yaktığı o ilk nefes bir başlangıcın semboluyken bebegi dışarda bekleyenler için, bebek için ise bir sonu temsil ediyor olabilir. Hele ki, anne ile tek bir vucut halinden, bir makas ile iki ayrı bireye dönüşme anı. O zmana kadar, bebek, annenin kolu bacağı ya da bir organı gibi. Tek bir vucutlar.. Hem annenin, hem çocuğun sınavının başladığı yer. Büyük ve hayat boyu devam edecek sınavın başladığı yer. Bütün o birlik halini hatırlayan anne ile hatırlamayacak olan çocuk arasındaki o birbirini anlama sınavı ve yol açabilme sınavı..

Yaşam ve varoluş o denli büyüleyici, hayranlık uyandırıcı ki, yaşamın içindeki her canlı organizmanin varoluşuna yakından bakar, merak ve bilme arzusuyla incelersek, bu muhteşem sistem karşında saygı ile eğilmekten başka bir şey yapamayız.

Bizi yaşama bağlayan sey anne karnındayken, o meşhur göbek kordonu. Bizi yaşatan kaynak ise annelerimiz. Yaşadıkları , hissettikleri, yedikleri, içtikleri herşeyden nasibimizi alırız anne karnında. Kafalarından geçirdikleri düşünceler sayesinde salgıladıkları enzimler de bize sirayet eder. İşin komik yanı bu doğunca geçmez. Onların nasıl hissettikleri, her zaman bizim halimizi etkiler anne karnının dışında bile. O yuzden çocuklarının mutlu, kendine yeten, neşeli, özgüvenli, halinden , hayatından memnun olmasını isteyen anneler, önce kendilerini o hale getirmeleri getirir.

Annelerimize borcumuz ödenmez. Bizi bu güzel hayatla buluşturan köprü olmak kolay iş değil. Bir çok anne var diye, kahramanlaşmıyor annelik , normalleşip, sıradanlaşıyor; az sayıda olsa hepsinin (saglikli ruh durumu olanların) heykelleri dikilirdi.

Ama konum bu degil…
Mesele şu; ne kadar keyif alıyoruz varolmaktan? Biliyoruz ki, genel olarak, ayrıcalık sahipleri, bu statüden inmeden, hallerinin kıymetini bilmez. Milyarlarca kişi var, bunun nesi ayrıcalık diye düsünmemek lazım. Elinde anahtarı olanlar esas ayrıcalık sahipleri sanki.

Bu olağanüstü sistemin (olaylardan ve gündemlerden bağımsız) bir parçası olmak , düşünebilmek, sorgulamak, ezbere hareket etmemek, hayranlık duyma kabiliyeti, biraz çocuksu bir bakışaçısı ve merak duygusu, bir şeyi sıkılmadan inceleyebilmek, kelebek kovalar gibi keyifle sevinçle ilhamın peşinden gitmek, anlamaya aç olmak, imkansız nedir bilmemek.. Bunlar yaşamın gerçek güzelliklerine açılan kapının anahtarları bence. Hicbiri yanımızdan eksik olmasın. Kaygılar, korkular, endişe ve vesveseler bizden en uzak diyarlarda olsun..

Canımız yandığında, içimiz acıdığında, derman bazen bir dost , bazen bir nasihat, bazen bir şifacı şeklinde yanı başımızda olsun. Her zaman sevildiğimizi hissedip, bolca sevmekten korkmayalim. En çok kendimize olmak şartıyla; sırasıyla, hayata ve insanlığa güvenelim. Bunları yapmanın zor olduğu durumlarda, yaşam sihirli bir şekilde işimizi kolaylaştırsın.

Neşemiz, coşkumuz, yaşam sevgimiz bizden taşsın, çevremize yayılsın.. Karşımıza çıkan herşey yaşamın muhteşemliğini bize hatırlatsın. Bu görevi, zaman zaman dostlarımız devralsın. Hayatı ömürlük zevkle keyifle elele yürüyeceğimiz insanlarımız olsun. Hamdolsun, şükürler olsun ve iyi ki’ ler dilimizden düşmesin.
Kalkanımız kalın olsun, her kafasına isteyen içimize işleyemesin, bizi tesiri altinda bırakamasın.
Biz de aklımızla seçelim, içeri kabul edeceklerimizi.. Seçici olalim, insan seçerken olduğu gibi, hissetmek istediğimiz duygulari da öyle seçelim.
İyi bakalim hem içimize, hem dışımıza zira sevginin birinci belirtisi sevdiğinr iyi bakmaktır. Nazik ve sefkatli davranmaktır. Kendimize sevgimiz hem dışımızdan, hem konuştuğumuzda içimizden belli olsun.
Barış, bereket, bolluk ve en önemlisi “birlik” duygusu ülkemizi yeniden bulsun. Birliğimize , birbirimize sıkı sıkı sarılalım. Yüce bir ulus , kenetlenmis bir millet, uyum icinde bir beraberlik ülkemizde varolsun. Eski bayramlar tadında günler gelsin.

2025 yılından dileklerim..
Diledim , suya attim… Yolunu ve sahibini bulur bu dilekler..

3 Comments

  • bayildim , tebrik ederim

  • Harika bir yazı. Hem bir evlat hem bir anne olarak o kadar iyi anladım ve hissettim ki

  • Yazı : Varlığın Muhteşemliği
    Yosun Hanım, yazınızı zevkle okudum, Anne ve çocuk ilişkisine farklı bir getirmişsiniz, Varlığın, Var olmanın muhteşemliğine dokunmuşsunuz. Eğer yazınızı, o muhteşem sistemi kuran ve işletenede bir teşekkür ederek, bitirmiş olsaydınız, yazınızı taçlandırmış olurdunuz. Yemeğin mükemmelliğini anlatma çok güzel, ama yemeği yapan ev sahibine teşekkür etmeme gibi.

    Yosun hanım, yazılarınızı okumaktan çok zevk alıyorum, akıcı, düşündürücü ve sıkıcı değil.

    Teşekkürler

    Selamlar

    Adem Azak

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir