
OLAFUR ELIASSON: İKLIM DEĞIŞIKLIĞI KARŞISINDA İZLANDA, DANIMARKA VE İSTANBUL’U BIRLEŞTIREN VIZYONER BIR SANATÇI
Olafur Eliasson, geleneksel sınırları aşan ve izleyicileri çevreleriyle benzersiz ve düşündürücü şekillerde etkileşime girmeye teşvik eden sürükleyici enstalasyonlarıyla tanınan çağımızın en önemli sanatçılarından. İzlandalı bir ailenin çocuğu olarak Danimarka’da dünyaya gelen Eliasson’un çalışmaları genellikle her iki ülkeyle olan derin bağını ifade etmesinin yanı sıra, doğa ve iklim değişikliği gibi temaları işliyor olması.
İzlanda ve Danimarka’dan ilham alan ve aynı zamanda iklim değişikliği sorununu ele alan Eliasson tuhaf manzaraları ve dramatik doğa olaylarıyla İzlanda’yı uzun zamandır sanatsal pratiğinde ele almakta. Eliasson, enstalasyonlarında genellikle doğanın saf gücünü ve güzelliğini yakalamaya çalışırken izleyicileri hayrete düşüren deneyimlere dalmaya davet ediyor. En ses getiren eserlerinden biri olan Londra’da Tate Modern’deki “The Weather Project” (2003), güneşin optik koşullarını yeniden yaratarak büyük bir yapay güneş yerleştirmesi yaptı. Yansıtıcı bir tavan malzemesini aydınlatarak mekanı dolduran ve ziyaretçileri büyüleyen uhrevi bir ışıktı bu kez yarattığı. Bu ışık İngiltere insanın hasret kaldığı Güneş’in bir temsiliydi.
İstanbul Modern’deki sergisinde , sanat ve bilim arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran sürükleyici ve etkileşimli/interaktif enstalasyonlarıyla çarpıcı bir kavram yelpazesine değinen Eliasson, Danimarka’nın “hygge” (rahatlık) kavramı, tefekkür ve bağlamsallığı aynı zeminde düşündüren, izleyicileri yavaşlamaya ve şimdiki an/zaman ile etkileşime girmeye davet eden mekânlar yaratmış. Sanki asıl dışarıdaki hengâme kurmaca da, onun önermeleri aslolan gibi…
Şimdi ise kıtalar arası ve kültürler üstü bir bir şehir olan İstanbul’da Eliasson eserlerini deneyimlemek mümkün.
Eliasson’un pratiğinin merkezinde, çevreye yönelik derin bir endişe ve iklim değişikliğine yönelik acil ihtiyaç planları yatmaktadır. Çalışmaları aracılığıyla, doğanın kırılganlığını ve sürdürülebilir çözümlere olan ihtiyacı vurgulamak için ahşap ve buz gibi malzemeler kullanarak insan faaliyetlerinin gezegen üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Eliasson, ışık, renk ve mekanın fiziğiyle etkileşime girerek, izleyicileri her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve gezegeni gelecek nesiller için koruma sorumluluklarını düşünmeye davet ediyor.
İstanbul Modern web sitesinden alıntı:
Olafur Eliasson: Senin beklenmedik karşılaşman
Olafur Eliasson’un Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Senin beklenmedik karşılaşman”, sanatçının ışık, renk, algı, hareket, geometri ve çevre gibi başlıklara duyduğu ilgiyi yansıtıyor. Sergi seçkisi, Eliasson’un farklı araştırma alanlarına odaklanan çok disiplinli üretimlerindeki ilişkiler ağını da gözler önüne seriyor. Sanatçının kişisel yolculuğunu takip eden sergi, müzenin deniz kenarında bulunduğu Boğaziçi’ndeki konumundan yola çıkarak, seyir ve yön bulma gibi denizcilikten ödünç alınan kavramlarla derinlik kazanıyor.
Sergi adı, Eliasson’un izleyicinin yapıtlarla karşı karşıya geldiğinde tamamlandığı fikrinin altını çiziyor. Bu anlayışla, yerleştirmeler ve mekâna özgü çalışmalar, sergiyi ziyaret edenleri dinamik bir keşif sürecine davet ediyor. Sergi alanındaki hareket, renk ve ışık aracılığıyla etkinleşen ziyaretçi deneyimi, yeni bakış açılarına imkân tanıyor.
Eliasson’un otuz yıllık kariyerinde odaklandığı biçim, malzeme, geometri gibi konuları yansıtan sergi, sanatçının Boğaziçi’nden esinlendiği yeni çalışmaları da ilk defa izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçı ve üretimleri, iç ve dış mekânı tanımlayan sınırları geçirgen kılarak, müze ve çevresi arasında yeni diyalog olanakları sunuyor. “Olafur Eliasson: Senin beklenmedik karşılaşman”, katılımcılığı önceliklendiren çok katmanlı anlatısıyla, İstanbul Modern ziyaretçileri, müze mimarisi ve Boğaziçi’yle etkileşim kuruyor.
Küratörler: Öykü Özsoy Sağnak, Nilay Dursun, Ümit Mesci