
BAŞARIYI ARAMAK
Ben 72 yaşında, kendini başarılı addetmiş bir bireyim. Hayatım boyunca başarıyı tanımlamak için klasik tanımlardan uzaklaşıp, kendi penceremden başarıya anlam kazandırmaya çalıştım. Bu yazıda da başarı kavramını, kendi bakış açımla sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ansiklopedilerde veya arama motorlarında “başarı” arandığında genelde “Bir işi belirli bir sürede istenilen biçimde tamamlamak veya hedefe ulaşmak” gibi tariflerle karşılaşıyoruz. Günümüzde başarı, genellikle para, şöhret, zenginlik, iyi bir eğitim, güçlü ilişkiler veya sosyal medya takipçisi olmak gibi maddi ve yüzeysel ölçütlere indirgenmiş durumda. Ancak bana göre, başarı sadece bu unsurlara dayanacak kadar basit bir kavram değil.
Pek çok kitap veya bilimsel kaynak ise, başarılı olmak için sevdiğiniz ve yetenekli olduğunuz bir alanda kendinizi geliştirmenizi önerir. Bu da başarıyı bir hedefe ulaşmakla sınırlayan başka bir yaklaşım. Ancak ben, başarıyı daha derin ve hayatın anlamını içeren bir şekilde ele almak gerektiğine inanıyorum.
Benim için başarı; makul bir meslek, medeni yaşam standardını sağlayacak bir gelir olsa da, asıl başarı sevgi, mutluluk ve huzuru bulmaktır. Hayatımda iki dönem var: Birincisi, sürekli stres içinde, iş ve aile arasında koşturmak zorunda kaldığım, huzursuz yıllar. İkincisi ise, hayat arkadaşımı bulduktan sonra başlayan, daha anlamlı bir dönem. Bu kişi, zor anlarda bana destek olan, eve yorgun döndüğümde mutluluk veren, başarının yalnızca maddi değil, manevi boyutunu da anlamamı sağlayan biri. Onunla birlikte hem iş hem de özel hayatımda gerçek başarıyı yakaladım.
Bu nedenle, sizlere de tavsiyem; para, kariyer veya şöhreti bir kenara bırakın. Hayatta asıl önemli olan; hayatınızı paylaşabileceğiniz, dost, sevgili, eş ve yoldaş olabilecek bir partner bulmaktır. Evlilik kararınızı, gerçek bir hayat arkadaşı bulduğunuza emin olmadan almayın.
Çalışanlarıma ve dostlarıma her zaman şunu söylerim: “Para için iş yapmayın, sevdiğiniz işi yapın. Başarıya odaklandığınızda para zaten gelecektir.” Bu, yıllar içinde hayatımda doğruluğunu gördüğüm bir gerçek. Manevi huzur olmadan, kazancın pek bir anlamı olmadığını anladım. İnsan hayatı, ev hayatı, iş hayatı ve çevresiyle kurduğu ilişkiler olarak üçe ayrılır. Her alanda mutluluğu ve huzuru yakalayabildiğinizde, işte o zaman gerçek başarıya ulaşmış oluyorsunuz.
Yaş ilerledikçe zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark ediyoruz. Geçmişte yaşadığımız olumlu hatıralar, ilerleyen yıllarda bize huzur ve mutluluk getiriyor. Özetle, para, şöhret, mal-mülk gibi şeyler için sadece birer emanetçi olduğumuzu anlamalıyız. Giderken yanımıza hiçbir şey götüremeyeceğimizi biliyoruz. Bu farkındalıkla yaşarsak, hayatın çok daha huzurlu ve mutlu geçtiğini göreceksiniz.