15°C İstanbul
April 16, 2025
MÜKEMMEL ANNE DİYE BİR ŞEY VAR MI?
Anne ve Çocuk

MÜKEMMEL ANNE DİYE BİR ŞEY VAR MI?

Kas 8, 2024

İnsanlar anne oldukları günü, hayatlarının en mutlu oldukları gün olarak nitelendiriyor. Benim için de tabi ki çok özel bir gün olmasıyla beraber, doğuma doğru giderken “has&@*#r nasıl doğru yapmayı başaracağım” dı aklıma gelen ilk düşünce. Düşünsenize, o güne kadar, kendinden sorumlusun sadece!!  Onu da kör topal yapıyorsun zaten. Bir de üzerine panik bir tipsin! O günden   itibaren, artık sadece kendinden değil, bir başkasından da sorumlusun, hem de sana muhtaç birinden. Öncelikli olarak, temel ihtiyaçları doğru karşılaman lazım. Kendi kendine yürürken bile, bir yere takılmadan zor yürürken, bir de elinde bebekle yürüyeceksin mesela (hem metafor hem gerçek anlamıyla).. Ufacık bir şeyde panik olup donarken, çocuğunla karşılaştığın durumlarda soğuk kanlı kalacaksın. Her şeyini bir yerde unuttuğun gibi, çocuğu unutmayacaksın mesela.  Öncelikle söyleyeyim, olmuyor! Bir günde başka insan olmuyorsun anne olunca! Tabi ki, çocuğu bir yerde unutmadım ama panik anlarında donup kalma olayını değiştiremedim. İçerde “pat” diye bir ses duyduğumda, “ya çocuk yataktan düştüyse” diye “çığlıklı panik” olup donup kalıp, kocama seslenip, onu yolladım örneğin. (Allahtan genelde bir oyuncak düşmüş oluyordu…) Benim dalgın anlarımda, başına buyruk yürüyüp giden bir çocuğum da olmadı, şükür ki. Bir yerde kaybetmediysem çocukları, onların mizacının da yardımı ile oldu kesin… Allah gerçekten dağına göre kar veriyor sanırım.

Fiziksel ihtiyaçların yanında, tabii, bir de ruhsal gereksinimler var. Onlar işte en zoru. Fizikselleri anneanne, babaanne, dadı yardımı ile yapıyorsun ama diğerinde anne ve babaya o kadar büyük rol düşüyor ki…

Bir taraftan kendi doğrularımıza göre büyütürken düşünüyor ve sorguluyorum: Acaba bizim doğrularımız ne kadar doğru? Kime neye doğru bilmiyoruz…  Sonuçta ben ve akranlarım seksenlerin çocukları olarak, bambaşka bir ilgi, alaka, aile dinamiği çerçevesinde büyüttük. Şimdi anne babalar çocukların uydusuyken, seksenlerde bizler çocuk anne babanın uydularıydık. Onların hayatlarını yaşamayı tercih ettikleri sekile göre şekil alır, uyum sağlardık. Fakat, aslında, merkez olmak hep içimizde uhde kalmış olacak ki, belki de bu yüzden, şimdinin anne babaları olan bizler, çocukları hayatımızın merkezine koyup, bizler uydu olmayı seçtik. Herkesin hayat yolculuğunda, ona iyi gelecek doğrular da farklı aslında. Bazı temel değerler oturduktan sonra kendi doğrularını seçecekler. Bizde ailesi olarak yanlarında olacağız. Benim için “müdahale etmeden” orada olmak, çok zor olsa da, çıkmayan candan ümit kesilmezmiş umuduyla baktığımda başarmaya niyet ettiğim bir şey..

Bir taraftan da olamadıklarımızı onlar olsun istiyoruz. Örneğin, çocuğu, kendin yapamıyorsun diye, yüksek bir kaydıraktan kaydırması için ikna edebildiğinde, bunun verdiği gizli hazzı fark edip, kime neye faydası olduğunu sorguladığımda, kızımın hayatında bir yük azaldı sanırım…

Karşılıksız sonsuz sevgi vermek. Bu benim için önemliydi. Veriyor ve hissettiriyorum bence. Asla sevgim, bir koşula bağlı değil ama onlara karşı beklentisiz miyim? Değilim ne yazık ki… En çok isteyeceğim şeylerden biri, beklentisiz olmak çocuklara karşı. Böyle olan ailelere gıpta ile bakıyorum. Mesela, kendi evlerine çıktıklarında, beni sık sık aramadıklarında veya haftada bir gün görmeye gelemediklerinde, o iç sıkıcı, vırvırcı, dırdırcı, sitemkâr, surat asan, trip atan, ağırlık ve duygusal yük veren annelerden biri olmam kaçınılmaz gibi geliyor. Halbuki, sevilmeye, ilgiye karşı olan açlığı gidermek için doğrulmadı o çocuklar.  Yaralarımızı sarmaya, bize duygusal hemşireler olmaya, duygusal yüklerimizi taşımaya gelmedi bu çocuklar. Bizim kendimizin bile iyileştiremediği yaraları, onların pansuman yapmasını beklemek hem onların boyunu fersah fersah aşan, onların minik omuzlarına çok ağır yükler, hem de bencilce geliyor bana. Onların o yaraların oluşumunda hiçbir payları yok ki, bedelini onlar yaşasın. Bunu kendime çok söylersem belki bir gün ruhuma da işler diye umuyorum.

Örnek olmak. Yazması kolay da yapması çok zor bir şey.  Nasıl örnek olacaksın? Kolay mı o öyle? Geçen gün, kızıma “bağırma” derken düşümdüm, “Ayol, sen kimsin kendin sürekli bağırırken, birine bağırma diyebiliyorsun”.

En zoru kendimize rağmen, bazı şeyleri doğru yapabilmeye çalışıyoruz.   Benim için, kendimi tanıma süreci oldu annelik aynı zamanda. Hayal ettiğim anne ile yapabildiklerimin büyük tezatlığı ile karşılaştım.  Gerçekler ve hayaller. Hatalara kulplar, sebepler bulmak, “ben de insanım” demek kolay ama aslında içimde biliyorum ki, daha iyisi tabi ki mümkün ve ben onu “henüz” yapamıyorum.  Doğruyu taa içinde bilip yapamamak kötü bir his… Kendi arızalarımı güvensizliklerimi, hayata ve aslında kendime karşı birikmiş kızgınlığımı, sabırsızlığımı yansıtmam onlara büyük haksızlık.  Birde üzerine dalgınlıklarım ekleniyor. Çaba sarf ediyor muyum? Evet, ediyorum ama elimi biraz hızlı tutarsam iyi olacak.  Bu hızla gidersem ben istediğim kıvama yakın olduğumda, çocuklar çoktan büyümüş, gitmiş olacaklar evden…

Özetle nasıl geçti anne olarak 12 yılım,

Kendimden çok başkasını severek, anılar biriktirmeye çalışarak. (3 yılda bir ülke değiştirmemiz anı biriktirmeyi epey kolaylaştırdı doğrusu), Bence detayları hatırlamasa da insanın ailesi ile biriktirdiği anıları onun güven dolu olan kalesi oluyor. Benim kalem yarım onların tam olsun istiyorum…

Hayat yolculuğumdaki en büyük ihtiyacım olan çekirdek ailem için şükrederek geçti 12 yıl. Allahtan ne dilersen oluyor. Çekirdek ailem olması en büyük dileğimdi. Sanırım tam olarak, bu aileye sahip olmam yurt dışına çıkmamız ile oldu. Türkiye’de sosyal hayatlar, koşturmalar bunun tam olmasına engel oluyordu.  Yurt dışına çıkmamız ile güçlü bir çekirdek ailemiz oldu sanırım ama bu seferde, çocukların sürekli yer değiştirmekten kalıcı dostluklar kurmasında zorluklar, bir yere ait olmanın, kök salmanın eksikliği ile karşılaşmalarına sebep olduk sanırım. Bir şey dilerken daha kapsamlı dilemek gerekiyor…

Çocukların büyüdüğüne şahit olarak, güzel vasıfları temiz kalpleri için şükrederek.

Onlarla üzülüp onlarla sevilerek,

ve kendimi tanıyarak geçti son on iki yıl.

Hayatta çocuklarım için en büyük isteğim sağlıklı ve çok mutlu olmaları. Mutlu olmak güçlü olmayı da gerektiriyor sanırım. O sebeple güçlü, sağlıklı ve çok mutlu olmalarını diliyorum. Bunun için de kendime rağmen, daha iyi bir anne olmayı başarmam gerekiyor…

Önceki Yazı

Sonraki Yazı

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir