15°C İstanbul
April 16, 2025
NEŞEYİ NEREDE BIRAKTIK?
Yaşam

NEŞEYİ NEREDE BIRAKTIK?

Oca 28, 2025

Yankı Yazgan bir konuşmasında “mutluluk yaşanmaz, hatırlanır” diyor. Mutlu olduğumuz anlar zaman geçtikten sonra geriye baktığımızda anlaşılırmış. Yaşarken belki söylediğimiz günler, ileride geriye baktığımızda güzel bir hisle hatırlanırmış. Bu yüzden belki geriye özlemle bakıyoruz hep. Doğru mu diye düşündüm. Okula giderken herhangi bir sebeple tatil olduğundaki sevincimi çok iyi hatırlıyorum. Kar yağdığında saatlerce TV karşısında oturur, kar tatili altyazısını beklerdim. Büyüdükten sonra “Bizimkiler” dizisini bir yerde gördüğümde veya konusu açıldığında niye içim sıkıldığını da buldum düşününce; çünkü dizi Pazar akşamlarıydı ve hafta sonunun bittiğinin habercisiydi. Tüm bunların yanında eğlenirdik. Kahkahadan, tabi biraz da hımbıllıktan karın kaslarım acırdı gülmekten. Okul bittikten sonraki yıllarda okulu çok özledim. Bugün de arkadaşlarımız ile buluştuğumuzda “ne güzel günlerdi, keşke geri dönebilsek” diye hatırlıyoruz o yılları. Peki, geçmişin bize güzel gelmesinin sebebi beynimizin bize oynadığı bir oyun mu, yoksa o yılların gerçekten güzel olması mı? Bana öyle geliyor ki düşündüğümüzde içimizde güzel bir his bırakan anılar gerçekten güzel anılar. İçinde problemler olsa da sıkıntılı anlar olsa da, yaşarken bazen sıkıcılıktan şikayet etsek de büyük resimde bizi mutlu hissettirmiş ki güzel hatırlıyoruz o yılları.
Sonra kendi çocuklarımı düşündüm. Onlarla ilgili en büyük şikayetim, kolay mutlu olmamaları veya oluyorlarsa da mutluluklarını göstermemeleri. Neşe eksikliği. Şimdiki çocuklar ve hatta şimdiki bizler, çok daha fazla koşturuyoruz. Yapılacaklar listelerinin içinde savruluyoruz ve çocukları savuruyoruz. Hepimiz kaygılar içinde yaşıyoruz. Çocuklar, sosyal medyanın da etkisiyle kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaktan, annelerinin taşıdığı sosyal aktivitelere gitmekten, durmaya, hayal kurmaya vakit bile bulamadan koşturarak yaşıyorlar. Bu hızın içinde yaşarken, güzel anlar kaygıya bulanıyor. Yaşanan güzel bir an, elde edilen bir hedef, keyifli bir aktivite daha bitmeden bir sonraki hedeflerine, isteklerine odaklanıyorlar. Bütün bu koşturmanın içinde de neşenin kapladığı yer gitgide azalıyor. Sürekli kendini başkalarıyla karşılaştıran, kendine dayatılan kalıplara sığmaya çalışan insan ne kadar neşeli olabilir ki? Sadece çocuklar değil, bizim için de geçerli bu. Düşündüm, ben en son ne zaman kahkaha attım diye. Hatırlamıyorum bile. Allah’a şükür, gayet güzel bir hayatım var. Şükredecek birçok sebebim var ama neşe, coşku eksik. Durmaya, kitap okumaya, hayal kurmaya vakit yok. Laf olsun diye bir şeyin yapılmadığı bir dönemdeyiz sanırım. Her şey bir sonuç elde etmek için. Boş boş güzel vakit geçirmek, bizim dönemin özlediği, çocukların belki hiç tanımadığı bir kavram. Ortak kahkahaya ihtiyacımız var diye okumuştum bir yerde. Kesinlikle katılıyorum. Belki Yankı Yazgan’ın dediği bu dönem içinde geçerlidir. Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi”nde dediği gibi, ileride geriye dönüp baktığımızda şu dönemde farkına bile varmadığımız anlardan birini hatırlayıp “hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum” deriz belki. Kim bilir…

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir