
TÜRKİYE’DE ENFLASYONUN TARİHSEL SÜRECİ, SEBEPLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1950 ve 1960 Dönemi
1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye ekonomisinde köklü değişiklikler yaşandı. Bu dönemde:
- İthalat serbest bırakıldı, ekonomik liberalizasyona gidildi.
- ABD’den düşük faizli krediler ve Marshall yardımları alındı.
Ancak, yanlış maliye ve para politikaları nedeniyle sürdürülebilir bir ekonomik model oluşturulamadı. 1965’ten itibaren enflasyon kalıcı hale geldi.
1960 ve 1970 Dönemi
Bu yıllarda, planlı ekonomi ve düşük enflasyon hedefi benimsendi.
- Türkiye, kalkınma planları hazırladı ve uygulamaya koydu.
- Planlı ekonomi sayesinde enflasyon düşük seviyelerde tutuldu.
Ancak bu dönemin istikrarı, dışsal şoklarla ve üretim verimliliğinin düşük olmasıyla sınırlı kaldı.
1970 ve 1980 Dönemi
1970’li yıllar, ekonomik çalkantılar ve krizlerle anılır:
- 1970 Ağustos’unda devalüasyon kararı alındı, Türk Lirası’nın değeri düşürüldü.
- Dünya petrol krizleri, Türkiye gibi enerji ithalatına bağımlı ülkelerde ekonomik bunalıma yol açtı.
- 1976’da %15 olan enflasyon, 1979 sonunda %80’e ve 1980’de %115’e çıktı.
1980 ve 1990 Dönemi
1980 yılında 24 Ocak Kararları alındı. Bu kararlar, Türkiye ekonomisinde dönüm noktasıydı:
- Esnek döviz kuru politikasına geçildi.
- Mal ve hizmet fiyatları üzerindeki kontrol kaldırıldı.
- Türk Lirası %35 devalüe edildi.
1982 sonunda enflasyon %22’ye kadar gerilese de, 1983-1988 yılları arasında yeniden yükselerek %74 seviyelerine ulaştı. Özellikle yapısal reformların tam anlamıyla uygulanamaması, bu dönemde kalıcı bir çözüm sağlanamamasına neden oldu.
1990 ve Sonrası
1990’lı yıllar, Türkiye ekonomisinde kamu ve cari açıklarının zirve yaptığı, enflasyonun kontrolden çıktığı bir dönemdi:
- 1994 yılında, ekonomideki en büyük kamu açığı yaşandı. Dövize talep arttı, faizler %400-500 seviyelerine ulaştı.
- 5 Nisan Kararları, istikrar sağlama amacı taşısa da Türk Lirası %38 oranında devalüe edildi.
- Dolar kısa sürede 8.000 TL’den 42.000 TL’ye yükseldi ve yıl sonunda enflasyon %126’ya çıktı.
1999’da IMF ile yapılan Stand-By anlaşmaları ve yapısal reformlar, geçici bir istikrar sağladı. Ancak, sürdürülebilir bir büyüme modeli yine oluşturulamadı.
2002 Sonrası
2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde, enflasyon %88 seviyesindeydi. Uygulanan politikalarla:
- 2003’te enflasyon %30’a,
- 2004’te %14’e,
- 2005’te %2.66’ya düştü.
2007’de %5.94’e kadar gerileyen enflasyon, 2008 küresel finans krizinden sonra tekrar yükselişe geçti. Büyümeyi ve seçim kazanmayı hedefleyen kısa vadeli politikalar, enflasyonu kalıcı bir sorun haline getirdi. 2023 yılında enflasyon tekrar zirve yaparak bir “enflasyon canavarı” haline geldi.
Enflasyonun Sebepleri
1.Talep Enflasyonu:
- Artan kamu harcamaları, düşük faiz oranları ve gelir artışları talebi artırır.
- Mal ve hizmet üretimi bu talebe yetişemediğinde fiyatlar yükselir.
2.Maliyet Enflasyonu:
- Üretim maliyetlerinin artması, fiyatların yükselmesine yol açar.
- Ham madde, enerji ve işçilik maliyetleri ile döviz kurlarındaki artış temel nedenlerdir.
3.Beklenti Enflasyonu:
- Gelecekte fiyatların artacağı beklentisi, enflasyonu tetikleyen bir faktördür.
4.Yapısal Sorunlar:
- Üretimde katma değeri düşük, ithalata bağımlı bir ekonomik yapı enflasyonu artırır.
- Ara mallarda dışa bağımlılık, yani ,her ihracatın %70’inin ithalattan oluşmasına neden olduğu için arama malların Türkiye’de üretilmesi şarttır ve bunun teşvik edilmesi şarttır
Enflasyonun Çözüm Önerileri
1.Para Politikaları:
- Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sağlanmalı, faiz oranları ve para arzı enflasyon hedefleri doğrultusunda kontrol edilmelidir.
2.Maliye Politikaları:
- Bütçe disiplini sağlanmalı, kamu harcamaları kısılmalı ve gelir artırıcı önlemler alınmalıdır.
- Vergi tabanı genişletilmeli ve vergi reformları yapılmalıdır.
3.Üretim ve Yatırımlar:
- Katma değeri yüksek sanayi, teknoloji ve tarım yatırımları teşvik edilmelidir.
- Yerli üretim artırılarak ithalata bağımlılık azaltılmalıdır.
4.Dış Ticaret Dengesi:
- İthalatı azaltacak politikalarla dış ticaret açığı sıfırlanmalı ve cari açık minimize edilmelidir.
5.Devlet Planlama Teşkilatı:
- Devlet Planlama Teşkilatı yeniden kurulmalı, sektörel ve bölgesel teşvik planları hazırlanmalıdır.
- Uzun vadeli ekonomik planlamalarla kaynaklar verimli kullanılmalıdır.
6.Rekabetçi Piyasalar:
- Tekelci yapılar azaltılarak piyasa ekonomisi güçlendirilmelidir.
- İhracatta yüksek karlı ve düşük maliyetli ürünlere odaklanılmalıdır.
Sonuç
Türkiye’de enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, üretim odaklı bir ekonomik modelle mümkündür. Katma değeri yüksek yatırımlar teşvik edilmeli, kaynakların verimli kullanılması sağlanmalıdır. Cari açık vermeyen bir ekonomi, ülkenin ekonomik bağımsızlığını sağlamanın temel yoludur. Bu süreçte disiplinli bir makroekonomik yaklaşım benimsenmeli, planlı kalkınma modeli uygulanmalıdır.
Ama tabi en önemlisi kısa sürede yapısal reformlar başta yargı reformu olmak üzere yapılmalı ve Türkiye’ye yabancı sermaye getirilmelidir bu yabancıların olmazsa olmaz şartıdır